MARUF NE DEMEKTİR?
Maruf, güzelliği akıl ve nakille bilinen her fiilin adıdır. Zıddı ise münkerdir. Yine herkesçe bilinen-tanınan, belli olan, meşhur ve ünlü olan veya şeriatin güzel görüp emrettiği şey manasına da gelmektedir.
Ayrıca maruf, akl-ı selim sahibi insanlar tarafından bulunan ve tasvip edilen fiil ve kıstaslar (ölçüler-kriterler) manasında da kullanılır. Kuran-ı Kerim, güzel olan şeyleri “maruf” olarak tavsif etmektedir. Mesela Maruf söz ve maruf itaat, güzel söz
ve güzel itaat demektir.Maruf, güzelliği akıl ve nakille bilinen her fiilin adıdır. Zıddı ise münkerdir. Yine herkesçe bilinen-tanınan, belli olan, meşhur ve ünlü olan veya şeriatin güzel görüp emrettiği şey manasına da gelmektedir.
Ayrıca maruf, akl-ı selim sahibi insanlar tarafından bulunan ve tasvip edilen fiil ve kıstaslar (ölçüler-kriterler) manasında da kullanılır. Kuran-ı Kerim, güzel olan şeyleri “maruf” olarak tavsif etmektedir. Mesela Maruf söz ve maruf itaat, güzel söz
Emr-i bil-maruf ise, iyiliğin ve güzelliğin emredilmesi
manasındadır. Ancak her emir bir maruf olmakla birlikte, her maruf emredilen
bir şey demek değildir.
Yine insanlar arasında cehalet ve sapıklık sebebiyle yaygınlaşmış bir takım adetler de, maruf değil “münker”dir. Bunları birbirinden ayırmak gerekir.
Sevgili Peygamber Efendimiz s.a.v. insanların maruftan, yani iyilikten hiçbir şeyi küçümsemeyip yapmalarını söylemiştir. Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden kurtuluş için sadaka vermekten, iyilik yapmaktan geri kalmamayı tavsiye etmiştir.
Yine insanlar arasında cehalet ve sapıklık sebebiyle yaygınlaşmış bir takım adetler de, maruf değil “münker”dir. Bunları birbirinden ayırmak gerekir.
Sevgili Peygamber Efendimiz s.a.v. insanların maruftan, yani iyilikten hiçbir şeyi küçümsemeyip yapmalarını söylemiştir. Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden kurtuluş için sadaka vermekten, iyilik yapmaktan geri kalmamayı tavsiye etmiştir.
İmatatü’l-ezayı, yani yollarda insanlara eziyet verecek
şeylerin bertaraf edilmesini imanın şubelerinden biri olarak bildirmiştir.
Hatta geçmiş ümmetlerden birinde fahişe bir kadının, çölde susuz kalmış bir
köpeği sulamasının, bağışlanmasına vesile olduğunu haber vermişlerdir.
Kuran-ı Kerim’de, “Maruf (yani tatlı ve güzel) bir söz, (kusuru bağışlayıp) affetmek, peşinden eziyet gelen (başa kakılıp gönül incitilen) sadakadan iyidir.” (S. Bakara, 263) buyrulmuştur. Binaenaleyh mümin, tatlı ve güzel sözlü, müsamahakar, hayırlı ve salih amel sahibi olmaya gayret göstermelidir. Yaptığı hangi çeşit kavil-fiil, hareket ve davranış olursa olsun, ölçü maruf olmalı, “münker”den sakınmalıdır.
Velhasıl dinimiz, temel esaslara ters düşmeyen her güzel şeyi maruf olarak tavsif etmiş. Böylece cemiyette yerleşmiş örf, adet ve ananeleri, kısaca bir kavmin milli hüviyetini meydana getiren manevi değerleri aynen korumuş. Bunlardan ıslahı kabil olanları düzeltip, İslam cemiyetinin bünyesine uygun hale getirmiş. Uymayanlara ise, “münker” damgasını vurmuş ve söküp atmıştır.
Kuran-ı Kerim’de, “Maruf (yani tatlı ve güzel) bir söz, (kusuru bağışlayıp) affetmek, peşinden eziyet gelen (başa kakılıp gönül incitilen) sadakadan iyidir.” (S. Bakara, 263) buyrulmuştur. Binaenaleyh mümin, tatlı ve güzel sözlü, müsamahakar, hayırlı ve salih amel sahibi olmaya gayret göstermelidir. Yaptığı hangi çeşit kavil-fiil, hareket ve davranış olursa olsun, ölçü maruf olmalı, “münker”den sakınmalıdır.
Velhasıl dinimiz, temel esaslara ters düşmeyen her güzel şeyi maruf olarak tavsif etmiş. Böylece cemiyette yerleşmiş örf, adet ve ananeleri, kısaca bir kavmin milli hüviyetini meydana getiren manevi değerleri aynen korumuş. Bunlardan ıslahı kabil olanları düzeltip, İslam cemiyetinin bünyesine uygun hale getirmiş. Uymayanlara ise, “münker” damgasını vurmuş ve söküp atmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder