Dârimî, İbni Adî ve başkalarının da rivayet ettiklerine
göre Peygamberimiz s.a.v. :
“ESHÂBIM YILDIZLAR GİBİDİR. HANGİSİNE UYARSANIZ HİDÂYETE
KAVUŞURSUNUZ!” buyurmuştur.
(Es-Savaikul-Muhrika,
Bedir Yayınevi, s. 457)
ASHÂB-I KİRÂM, SAHABE KİME DENİR?
Ashab, Peygamber Efendimizi bir kere bile olsun iman gözüyle görüp, sohbetinde bulunan
Müslümanlardır. Ashâb'ın hepsi çok büyük derece sahibidirler.
Çünkü onlar, Peygamberimizi gözleriyle görmüş, en zor
zamanlarda onun etrafında kenetlenip mallarıyla, canlarıyla İman ve İslâm'ın
yayılması için cihâd etmişler, büyük gayretler göstermişlerdir. Peygamberimizin
en büyük teveccühünü kazanmışlardır. Hepsi de tepeden tırnağa adetâ nur hâline
gelmişlerdir.
DİNİN YAYILMASI
DİNİN YAYILMASI
Ulvî dinimizin yayılmasında onlar önderlik etmişlerdir.
Bu devirde bir insan tek başına bütün dünyayı fethetse, dünya dolusu altın
tasadduk etse, yine de ashâbın en küçüğünün mertebesine erişmesi mümkün
değildir.
Biz Müslümanlar, Ashâb-ı Kirâmın hepsini sevmek, saymak
ve hepsine hürmet etmekle mükellefiz.
Onların aralarında meydana gelen bazı ihtilaflârdan
dolayı, hiç birinin aleyhinde tek kelime söyleyemeyiz. Zira onlar müctehiddir
ve ictihadla hareket etmişlerdir.
ONLARDAN BİRİNİN ALEYHİNDE KONUŞAN İNSANIN İMANI
ZAYIFLAR, DİNİ ÇOK BÜYÜK ZARAR GÖRÜR. O İNSAN İNANCINI DÜZELTMEDİKÇE ASLÂ KÂMİL
BİR MÜMİN OLAMAZ.
ASHAB İKİ KISIMDIR: MUHACİRÎN, ENSÂR.
MUHACİRÎN, mallarını, mülklerini bırakarak Allâh rızâsı için Mekke'den Medîne'ye hicret eden Mekke'li Müslümanlardır.
ENSÂR ise, Medîne'nin yerlisi olan Müslümanlardır. Medîne'ye hicret eden Müslüman kardeşlerine, Allâh rızâsı için bütün varlıklarıyla yardımda bulunmuşlardır. Her iki zümre de Allâh rızâsı için yaptıkları bu hareketlerinden dolayı çok büyük sevap ve derece kazanmışlardır.
PEYGAMBERLERDEN SONRA İNSANLARIN EN BÜYÜĞÜ ASHÂB-I KİRÂM'DIR.
ASHÂBIN DA EN BÜYÜĞÜ SIRASIYLA HAZRET-İ EBÛ BEKİR,
HAZRET-İ ÖMER, HAZRET-İ OSMAN, HAZRET-İ ALİ'DİR.
Allah hepsinden razı olsun.
Hasan Arıkan,
Muhtasar İlmihal
HADİS-İ ŞERİF MEALİ:
“ALLAH'IN KİTABINDAN ÖĞRENDİKLERİNİZLE AMEL ETMENİZ
GEREKİR. KİMSE ONU TERK ETMEKTE MAZUR OLAMAZ. ALLAH'IN KİTABINDA BULUNMAZSA
BENİM SÜNNETİM GEÇERLİDİR. EĞER BENİM SÜNNETİMDE DE GEÇMİYORSA ESHÂBIMIN
SÖZLERİ MUTEBERDİR. ÇÜNKÜ ESHÂBIM GÖKTEKİ YILDIZLAR GİBİDİR. HANGİSİNE
UYARSANIZ, HİDAYETE KAVUŞURSUNUZ. ESHÂBIMIN İHTİLAFI İSE SİZİN İÇİN
RAHMETTİR.”
(Beyhekî, el-Medhal,
s. 163 / Hatib, el-Kifaye, s. 165)
İMAM-I RABBANİ K.S. :
…Ehl-i beyt için ise, “Ehl-i beytim, Nuh aleyhisselâmın
gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmiyen boğulur.” hadis-i şerifi yetişir.
Büyüklerimizden bazısı buyurdu ki, Peygamberimiz, Eshâb-ı
kirâmı yıldızlara benzetti. Yıldıza uyan, yolu bulur. Ehl-i beyti de, gemiye
benzetti. Çünkü gemide olanın, yıldıza göre yol alması lâzımdır. Yıldızlara
göre yürümezse, gemi sâhile kavuşamaz.
Görülüyor ki, boğulmamak için, hem gemi, hem yıldız lâzım
olduğu gibi, Eshâb-ı kirâmın hepsini ve Ehl-i beytin hepsini sevmek, saymak
lâzımdır. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur.
Çünkü insanların en iyisinin sohbeti ile şereflenmek
fazîleti, hepsinde vardır. Sohbetin fazîleti ise, bütün fazîletlerin
üstündedir. (59. Mektup)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder